29 Nisan 2010 Perşembe

*Bunlar Benim Mi?




Cevap veriyorum! ! !


Tabii ki hayır...


Olsa Olsa Bir Filindir!...


Korkudan şu an yanıbaşımda ki erikleri bile tuzsuz yiyorum, su içip duruyorum, ayaklarımı ofiste çöp kovasının üstüne uzattım biraz insin diye bakıyorum. Ama o ne yapıyor inmek ne kelime iyice kendine yer bulup kabarmaya, daha da şişmeye başlıyor!

Bu kadar birden şişmesinin nedeni sanırım sabah 3 kişi yemeğe çalıştığımız 1,5 kiloluk börek! Offf Offf... Başıma ne geliyorsa hep boğazımdan mı geliyor yahu!

Hadi artık mesai bitsin bineyim arabaya gideyim eve buz gibi suya sokup sonra uzatayım koltuk tepelerine :)

Çekirdek Ailemiz'e....

İzmir'den misafirlerim geldi :) Ben 2 kişi beklerken birde amortisi geldi :)




Senin Bebeklerin'den bahsediyorum. Sevgili Dilek'in beni ve sevgilimi örmesinden :):):) Hatta bizimle yetinmeyip Mai içinde bir hediye hazırlayıp göndermiş, bayıldım Mai'nin arısına... (Benim saçlar bir önceki rengine göre yapıldığı için farklı ama olsun ben nasıl olsa yine o renge dönerim yakında :))

Bir kere daha buradan teşekkürler... Ve kocaman sevgiler...

Taçlandım!...


Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız korkudan sonra hazırlıkları tamamlamaya son hız devam ediyoruz... Hafta sonu şekerlerimizi hazırladık, sırada lohusa bardakları var :) KIyafetler yıkanıyor, ütüleniyor, dolapta yerlerini alıyor. Sonra içlerinden seçilip çantada yerlerini alacaklar. Pijamalarım hazır, terliklerim henüz yok :P amaaaaaaaa lohusa tacım artık vaaaaaaaar :)




Sevgili Bilun Şen'in tasarımı olan tacım elime ulaştı. Tekrar buradan da teşekkür ediyorum harika zevki ile hazırladığı taç için. Hatta iki modeli çok beğenmiştim dayanamayıp ikincisini de istedim :) Artık bana niyet ama bakalım kime kısmet ;)



Hafta sonu kontrolümüz var bakalım elma şekerimiz hangi pozisyonlarda, herkese kocaman öpücükler...

20 Nisan 2010 Salı

35 Hafta 6 Gün 27 Kilo :)




Elma çekirdeğim kocccaaaa bir elma şekeri oldu artık... :) Geçtiğimiz günlerde korktuk korkuttuk ama şimdi azimle mayıs ayının ortasını bekliyoruz.


Hafta sonu dr kontrolümüz vardı, çok şükür herşey yolunda. Tek sorun artık doktordan kilom yüzünden fırça yemiş olmam. Porsiyonlarımı azaltacakmışım yahu mümkün değil ki nasıl yapacam ben o işi?


Nasıl kızartma yemeyeceğim (hem aldığım patlıcanlar ne olacak onları kızartamayacaksam :) )

Sonra o çilekleri şekere bandırmadan nasıl yiyeceğim?

Hamur kızartması yapmamak mı? Yok artık daha neler!

Çikolata falan yemeden hayat mı geçer yahu? Hayatta geçmez hamilelikte geçmez...

Ben onu bunu bilmem hayatım boyunca kilo almaya uğraştım durdum, hazır almışken sevgili doktorcum inan bana duramam!!!! :)

Yaşasın Yemek Yemek :):):):)

15 Nisan 2010 Perşembe

Çakma Revani



Geçtiğimiz hafta sonlarından birinde, bebek dergilerinden birisinde revani tarifi vardı. Hemen uygulayıp yemeliyim diye harekete geçtim. Yanılmıyorsam revaniye irmik falanda konuyor bunda irmik vs. olmadığı için çakma revani koydum adını. Hatta sütlü ıslak pandispanya bile diyebiliriz. :) Oldukça hafif bir tatlı oldu, tadına bakanlarda beğendi eeee bende beğendim tamamdır o zaman. Buyrun buda tarifi....

İlk önce 1 litre süt ile 1 su bardağı şekeri 6 dakika kadar karıştırarak kaynatıyoruz. Altını kapatıp 2 paket vanilya ekliyoruz, karıştırıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.

Ardından 6 yumurtayı, 1 su bardağı şeker ile iyice kabarana kadar mikserde karıştırıyoruz. Sonra içerisine 2 su bardağı un ve 1 paket kabartma tozu ekliyoruz. İyice karıtırıp, yağlanmış tepsi-borcam vs.ye döküyoruz ve ısıtılmış fırında pişiriyoruz. Ben turbo fırında 150 derecede 45 dakika kadar pişirdim. Tarifte 180 derece fırın diyordu. Ama benimki o derecede yapınca dışını pişirip içini pişirmediği için hafif ısıda uzun süre pişiriyorum.

Piştikten sonra da dilimleyip soğuyan sütlü şerbeti döküyoruz ve üzerine de hindistan cevizi serpiyoruz. Afiyetler Olsun.....

13 Nisan 2010 Salı

Korktum ! Korktuk!...



Geçtiğimiz Çarşamba sabah evden çıkmak için hazırlanmıştım ki son anda şişen ayaklarıma girmeyen çizmem yüzünden kıyafetimi değiştirmek için üst kata çıkarken son 3 basamakta ayaklarım takıldı ve düştüm :( O saniye bile değil yani saliseler korkunçtu. İlk aklımdan geçen karnımın üstüne düşmemem lazım oldu dizlerimi attım hemen öne, dizim ve ellerimin üstüne düştüm. Panik halinde kalktım giyindim çıktım işe gittim. Hafif sancılarım vardı doktorumu aradım oda hemen buraya gel deyince benim elim ayağım birbirine karıştı zaten. Karnımın üzerine düşmedim ki neden hemen gel dedi ne oldu şimdi diye diye gittim :( Herşey yolundaydı bebek plasentasıyla birlikteydi hareket etmeye de başlamıştı artık. Ama ama NST'ye bağladıklarında gördüler ki benim doğum sancılarım başlamıştı bile :( Daha koskoca 5 haftam var oysa ki. Doktorun söylediği bunun nedeni hem düşmenin şiddeti hem de bu sırada çok korkmuş olmam. Yani az kalsın korkudan doğuracaktım :) Şimdi gülüyorum ama çok kötü zamanlardı. Hemen hastaneye yatırdılar doğumhane kısmına aldılar birde üstüne üstlük hemen ilaç tedavilerine başladılar sancıları durdurabilmek için. Üstelik sevgiliyi de yanıma almıyorlar doğumhane kısmı diye gel de delirme... 5 saat boyunca şekerli serumlar, sancı durducu ilaçlar, sayısız NST'ye bağlanma seanslarından sonra beni ayrı bir odaya aldılar çünkü geceyi orada geçirmeme karar verdi doktorum. Ve bu sefer doğumhanede ki aynı rutinler odada yaşanmaya başladı. Sabah 06:00'da en son bağlandığım NST'de artık sancı sıklığımın ve şiddetinin azaldığını söyledi hemşire bir oh çektik sevgiliyle de biraz uykuya dalabildik. Sabah doktorumuz geldi çıkabileceğimizi sancıların azaldığını söyledi ama 1 hafta yatacaktım şartı buydu... 1 haftayı bitirdik bile yarın iş başı yapacağım inşallah herşey yolunda devam eder.... Herkese Sevgiler ve SapSağlıklı Günler Dilerim...